7 Nisan 2012 Cumartesi

Ben hırçın bir çığlığım





Ben hırçın bir çığlığım 


Ben hırçın bir çığlığım
Ayrılık anını takvimlerden koparan
Kaba ve kırıcı sessizliği katleden
Bende yalçın kayalar gibiyim
Kıyılarımı süpüren
Dalgalara boyun eğmem/ eğemem 


Ben arsız bir sevdayım
Gözleri silik bir lehçe olsa da kullandığım dilin
Yağmurlardan daha çok konuşmalıyım
Bende yüce dağlar gibiyim
İçimdeki yalnızlık bedenimi yırtıyor diye
Gölgeden dağları sevmem/sevemem 



Ben sevdadan müteşekkilim
Bana insanlık veren
Ne kalemimdir ne de kelamım
Bende çekilen sevdalar gibiyim
Darıdan bir lokmayla kandırılıp
Pazar tezgahlarında satılmam/satılamam 



Ben sevda çölünde bedeviyim
Ateştendir bastığım topraklar
Kimsenin uğramadığı çeşmelerim yoktur
Kumlara düşen gölgemin bile teni alev alevdir
Bende evladı sürgüne giden analar gibiyim
Yüreğimden kum fırtınaları akıtırım lakin
Göz pınarlarımda çölleşmem/çölleşemem 



Ben bu dalın bülbülüyüm
Saçına yel değmesin diye
Tüm rüzgarları içime çekerim
Mesken edinmişimdir açtığın dalı
Nöbet tutar, emir bekler secde ederim
Bende sevdasına sevdalı Mecnun gibiyim
Bir başka gül ile elleşmem/elleşemem 



Anla artık Sinhare
Bir sana pervaneyim
Yalnız sana divaneyim
Ben de sadık bir buse gibiyim
Başka dudaklara düşmem/düşemem 




Bekir Kale Ahıskalı

Mart 10, 2008

Sinhare 51 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder