9 Nisan 2012 Pazartesi

Ahıska Aması Lucifer




Ahıska Âması lucifer


Hikayeler birbirine benzer aslında 
İnsan önce beyazın kirini görür 
Oysa her renk aynı oranda kirlenir 
Aldatıla, yanıla böyle; 
Sevenin tutkusu artar da artar 
Sevecenliği azalırken gitgide 
Azrail'in ayak sesleri de olmasa 
Herşeyde suskunluk olur, her yer ıssızlaşır 
Okyanusa koşan nehirler gibi 
Aklar saçlara kırılmadan akarken 
Yerinden oynatılan bir kaya gibi 
Tüm ağırlığını kaybettiğini sanır insan 
Önce senin için birileri ihmal edilir 
Sonra sen ihmal edilirsin birileri için 


Bir sevgiliye isteyerek tutunmalı insan 
Asmayı ayakta tutan karaağaçla sıkıfıkılığıdır 
Yoksa desteksiz yetişen asmanın 
Yüzü yerden kalkmaz meyveleri köküne değer 
Hiçbir zaman doğrulamaz 
Kötü huylu deniz gibi istenmediği halde 
Toprağın eteklerine tutunursa eğer 
Ne toprak mutlu olur bu sarkıntılıktan 
Ne kayalar koynunda yosun besleyebilirler 
Babasının töresini yaşayan insan 
"Ötekidir" hayatın eskimeyen yanıyla 
Yaşamın sillesi bu 
Baba sillesine benzemez 
Ayak köküne kadar iner, ense köküne değil 


İnsan isterse eğer 
Üzerindeki paçavralarla da mutlu olabilir 
Ruhunun bekaretini tacizlerle bozdurmadan 
Bir aşığın dudağında inleyen ney 
Sazlıklarda yaşayan bir kamış olmayı özlerken 
Kaldırımlarına yabancı bir kadın ayağı basmış sokak 
Ne kaybeder ki bağlı olduğu caddeye olan sadakatinden 
Eşiği aşınır insanın, Cerme gibi sinelerinin üzerinde 
Tilil gibi bir ova beslerken 
Soğuk soğuk terler insan 
Kesikkaya'dan düşecekmiş gibi 
Yüreğinde başedilmez isyanlarla 
Tatlı suların balığı gibi çırpınır 
Sonra gönül çukuru 
Kuzu yatağı misali karın en son eridiği yerdir 
Bir buseyle değişir bütün mevsimleri 



Yalnız bir yele 
Bir de akan suya yazmalı kadının sözü 
Kadın iki kere 
Erkek bir kere hak eder ak giysileri 
Evlilik ölüme benzemese 
Erkeğe giderken de beyaz giyer mi kadın 
Uzun bir günün bilmem kaçıncı saatinde 
Kadınsı gevşemelere yer verip 
Nasıl bir suç işlediğini bilmeden 
Her buse ilahi bir yemek diye 
Bir sevda edinirken adı yalnızlık olan 
Mutluluk sağılırken iyidir bir erkek 
Saçlarını tutan yazmayı aradığında 
Kızlığından bir yontu kalmaz artık 
...ve doyurunca bir erkek tutkularını 
Korkusu kalmayacak söylediklerinden 
İlkyaz meltemleriyle sevişirken renk renk yıldızlar 
Bedeli ağır ödenmiş başkaldırısıyla 
Tuzlu bir dağa terk edilince insan 
Sıradağlar gibi olan kaşları öfkeden kızıla dönerce 
İşte o zaman 
Korkudan içindeki çocuğu düşürür insan 
Her şeyde bir suskunluk olur, her yer ıssızlaşır 
Azrail'in ayak sesleri de olmasa... 


Bak dinle! 
Yunus'ta sensin Mevlana'da 
Geçmiş geçmişte kaldı 
Avrupa'dan gelmez dedenin kişneyen at sesleri 
…ve bir Arap selam durmaz sana 
Yetimisin diye Osman'ın 
Bir elinde güneş diğerinde ay 
Etrafında dönmez Mevlana 
Yunus gezmez dağlarında 
Yeri de göğü de yaratan Mevla 
Rahmet yerden yağarken 
Gökyüzünden rahmet arama 
Başını önüne eğeceğin günler de gelir insanın 
Herkese, herşeye peki dercesine susacağı günler de 

Dinliyor musun? 
Yok belki de dinlemiyorsun 
Aşk bir bedene bürünmüş, aşık bir gevene dolanmış 
Kanattıkça her yerini 
Keyifle inliyor 
Böyle dursun bu gece 
Yıllar kaynaktan akarcasına geçedursun 
Ladas'ın bacakları da yetmez artık koşmaya 
Ne de olsa 
Taşı kırılmış musallaya uğrayan son yolcuyum ben 




Bekir Kale Ahıskalı 
Mart 2010 
Ahıska Üçlemesi-1 




//////// 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder