11 Nisan 2012 Çarşamba

Demir Mutlugil’in” Oysa” isimli şiiri üzerine*

Demir Mutlugil’in” Oysa” isimli şiiri üzerine*

Şair şiiri özveri isteyen bir çalışma olarak görür. Sanatın sırrı sözcükler arasındaki ilişkilerde gizlidir. Bana göre bir şiirin aklın yaratısıdır ve kendinden başka amacı yoktur. Kendinde başlar kendinde biter. Yalnız şair sonsuzluk duygusunun zaman ve uzamı yok ettiği bir sanatçı duyarlılığıyla işler dizelerini. İşte bu duygu karşı tarafa şairi anlaşılmaz ve ulaşılmaz kılan bir his uyandırabilir.Şairin amacı anlaşılmamak olmamalıdır. Burada Albert Thibaudet’in anlaşılmayı amaçlayan olarak Mallerme hakkında söyledikleri Demir Mutlugil içinde geçerlidir. Henri Bremond “La Poesie Pure”sinde Albert Thibaudet’in şöyle dediğini yazar

“Hemen hemen bütün şiirlerinde, temelinde yalın duyumlar yatan imgeler dile getirilmiş, dahası bu imgeler yan yana yerleştirilmiştir. (Demir Mutlugil’in “Oysa” sını okurken bunu göreceksiniz.) Mallrme içinde derin simgeler taşıyan biri olup, anlaşılmamayı amaçlamış, kapalı biri değildir. Onda da aynı Verlaine’le Rimbauda’da olduğu gibi, özgün çocukça bir duyarlılık, yaratıcı güçle yıkanmış bir aydınlık var. Ama bir el, bir duvar bu duyarlılıkla beyaz kağıt arasına giriveriyor: bu, aynı zamanda onun az yazmasının neden ve sonuçlarını da ortaya koyan sanatçı titizliğidir”



“Oysa

hamağıma ay uzanmış sereserpe 
yer minderlerimde eylül kokusu 
yosma kırmızısı kadehimin dibi 
küfürbaz üşengeç yağmurların serinliğine 
gökgürültüsünden korkan sensizliğim 
hatırıma düşmüş çekilmiş çizgilerin 
düşmüşüm derdine 
sabahsız uyanıyorum 
göçmen bakışlı şehirlerine 

Demir Mutlugil’in şiirlerinde zaman zaman sembolizm, sürrealizm, çoğunlukta realizm izlerini sürersiniz ama şairin anlaşılmayan olmamak gibi bir derdi yoktur. İmgeler uzaklardan getirilmemiştir yanı başımızda olan şeylerdir. 

Ahvalini şiirleştirirken sözcükleri toplamıyor bir sanat eseri ve yapıt inşa ediyor.”Minderlerimde eylül kokusu, küfürbaz üşengeç yağmurların serinliğine, gökgürültüsünden korkan sensizliğim, göçmen bakışlı şehirlerine” bir şiirin ilk dokuz satırında dört can alıcı, baş döndürücü ifade var. Eğer bunu Demir Mutlugil için bir sıfat kullanmam, bir lakap yakıştırmam gerekseydi “imge milyarderi” derdim




oysa.... 
(sen hâlâ canımsındır) 
gülistanda güz göğüdür içerim 
güllük gülüşlük, 
morumsu düşlerimin sevdalısı 
üstüm başım hep sen 
sadece sanadır ay tutulması 


şiiri ilk tutkunluğundan çıkaran, biraz daha serbestleştiren ikinci bölüm daha sade ama zengin bir ifade şekli ile karşımıza çıkıyor. 

“üstüm başım hep sen 
sadece sanadır ay tutulması”


eğreti tutarız geceyi 
sırt sırta dönük 
beyaz kağıtlarım ağlar 
yazdığım şiirlerde 
üstüne çeker karanlığını sokak lambaları 
ayrılık üçte iki ihtimallerde 
gecikmiş yağışlara yaslanır 
sırası geçmiş bulutlar 
sarhoştur sabahın körü 
buz kokulu muhabbetim ıslanır 

Üçüncü bölümde yine birinci bölümde yaptığının aynısını yapıyor şair. Eğer bu şiiri bir sanatçının tek kişilik sahne çalışması olarak düşünecek olursam 1 ve 3 ncü bölümler sanatçının seyirciye sırtını dönerek kendini rolüne verdiği soluklarından, iliklerinden işinin titizliği ve verdiği önem 2 ve 4 ncü bölümlerde seyirciyi (sevgiliyi) unutmayıp onlara gülümsediği sahne ile seyirci (şiir ve sevgili) bölümleri derdim


oysa.... 
(sen hâlâ canımsındır) 
gülistanda güz göğüdür içerim 
güllük gülüşlük, 
morumsu düşlerimin sevdalısı 
üstüm başım yine sen 
sadece sanadır ay tutulması 

Geç tanıdım çok geç tanıdım Mutlugil’i…60-65 kadar şiirini okuduğumu hatırlıyorum. Bir şairi tanımak için bu sayı çok bile… Bazen tek bir şiirde bile sanatçının ruhunu yakalarsınız. O sizi bilmez ama siz onu bırakmak istemesiniz.

Dizeleri DEMİR sağlamlığında. Muhkem yapıları var. Ara bağlantılar çok güzel. Bir okuyucu olarak okumayı arzuladığım bir yorumcu ve eleştirmen olarak yorumlamakta zorlandığım ama mutlu olduğum bir durum. Eh!... şiir güzel, okuyucu mutlu olunca da ortaya MUTLUGİL’ler çıkıyor.


Bekir Kale Ahıskalı 
Şiir Tahlilleri-8 
30 Mayıs 2008

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder